17 Ocak 2012

MORFOGENETİK ALANLAR

[…]bir canlının temel programlarından birisi “varlığını korumak”, diğeri “türünün devamını sağlamak, yani varlığını geleceğe taşımaktır”. Ayrıca bu iki temel programa bir üçüncüsünü ekleyerek[…]

Bu temel programların işlemesi için, “bilginin” ne kadar önemli olduğu üzerinde defalarca durduk […] “Edinilmiş olan bilgilerin ve deneyimlerin saklanmalarının, aktarılmalarının ve de paylaşılmalarının” çok önemli olduğu da aşikârdır.[…]

Kısaca, yaptığımız hemen hemen her davranışımız, her hissedişimiz, yeteneklerimiz, bilgilerimiz ve olaylarımız geçmişte yaşandıkları için bizler tarafından da yaşanmaktadırlar. Jung Amca’mızın kolektif bilinçdışı; Sheldrake’in morfik alan dediği türümüzün ortak hafıza alanı sayesinde, yaşamın kaotik düzeniyle içgüdüsel olarak baş edebiliyoruz. Her şeyimizi organize edebiliyor ve geçmişin ortak mirasıyla hareket ediyoruz.[…]

Morfogenetik alan kuramı ise, bize, özgürlüğümüzün ancak morfogenetik alandaki alışkanlıklar, yani bizim ifademizle “şablonlar”ın sınırları çerçevesinde olduğunu söylüyor. Çünkü şablonları yaşamımıza çektiğimizde, onların “ortaya çıkmasına hizmet etmenin” dışında […]

İşin ilginç yanı da, yaşadığımız morfogenetik alana ait olan bu şablonların, çoğunlukla farkında bile olmayışımızdır. Özgür irademizle bir şeyleri yaşadığımızı sanıyoruz. Sunumların bize öğrettiği şey ise, bu şablonların hayatımıza çok etki ettikleridir. Ama Kökcanlandırmak sunumlarıyla bu şablonlara dokunabileceğimizi, onları ortaya çıkartabileceğimizi ve etkileyebileceğimizi deneyimledik.”[…]

Bu dünya var olduğu sürece, bu yaşanmışlıkların duygu yoğunluğuyla ağırlaşmış hikâyeleri, şablon olarak morfik alan hafızasında kalacaktır. Bizlere akmaya devam edecek olması […]

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Facebook Favorites More